Adil Dünya İnancı

Yaşamın en eski dönemlerinden beri insanlar dünyayı anlamlandırmaya ve dünyayı kendi algılarınca güvenli hale getirmeye çalışırlar. Hayatta kalabilmek ve kendilerini koruyabilmek için kendilerine ait güven duygusunu sağlamak isterler. Bu güven duygusunun olmasını sağlayan birtakım varsayımlar inşa ederler. İnandıkları varsayımlar çevreyi kontrol edebilmeyi ve süregelen gelişimleri anlamlandırabilmesini sağlamaktadır. (Coşgun, 2010).

Mayıs 28, 2024 - 13:48
Haziran 4, 2024 - 19:48
 0  10
Adil Dünya İnancı

İnsanlar olumsuz, korku ve acı veren durumları aşabilmek; istediklerini elde edebilme amacıyla dünyaya ilişkin varsayımlara inanma ihtiyacı duyar. Bu bağlamda dünyanın iyi ve güvenilir bir yer olduğu, insanların başına gelen iyi veya kötü olayları hak ettiğini düşünüldüğü “Adil Dünya İnancı Kuramı” ilk olarak Lerner (1965) tarafından ortaya atılmıştır. Adil Dünya İnancı Janoff-Bulman (1989) tarafından ortaya atılmış olan “Temel Varsayımlar Modeli”nin adalet ilkesi ile bağlantılı olduğu söylenebilir. “Temel Varsayımlar Modeli”ne göre bireyin sahip olduğu varsayımlar üçe ayrılmaktır; bu varsayımlar temel olarak dünyanın iyiliği, dünyanın anlamlılığı ve kendilik değeri üzerine olan varsayımlardır (Janoff-Bulman, 1989). 

Bireyin dünyayı iyi ya da kötü bir yer olarak algılaması dünyanın iyiliği varsayımı olarak adlandırılırken, kimin başına iyi kimin başına kötü şeylerin geleceğine ilişkin düşünceler ise dünyanın anlamlılığı varsayımı olarak adlandırılır (Tüfekçi, 2011). Dünyanın anlamlılığı varsayımı da kendi içinde adalet, kontrol edilebilirlik ve rastlantı olmak üzere üç ilkeye ayrılmaktadır (Coşgun, 2010).

İnsanlar başlarına gelen olaylar ile kendilerinin yapmış eylemlerin sonucu arasında uygun bir sebep sonuç ilişkisiyle anlamlandırma eğilimini göstermektedirler. Bu eğilimin temel yapıtaşını adalet ilkesi oluşturmaktadır.  Bu bağlamda adalet ilkesi Adil Dünya İnancı Kuramının temelini oluşturmaktadır. İkinci ilke olan kontrol edilebilirlik ilkesinde birey kendi davranışlarıyla kendi dünya düzenini kurabileceğini varsayımı vardır. Üçüncü ve son ilke olan rastlantı ilkesine göre bazı insanların başına gelen birtakım olaylar rastlantı sonucu gelebilmektedir. Rastlantı ilkesi adalet ve kontrol ilkesine zıt olmakla birlikte bir kişi rastlantı ilkesine yani olayların sadece tesadüf eseri olduğuna ve herhangi bir nedenden dolayı gelmediğine inanıyorsa kişi adalet ve kontrol edilebilirliği bir belirleyici olarak görmez.  Rastlantı ilkesine inan bir insan olumsuz olayların engellenemeyeceğini ve bunun için yapılacak bir şey olmadığına inanmaktadır (Janoff-Bulman, 1989).

Kendilik değeri varsayımı kişinin kendisi hakkında olan olumlu algısıdır. Bireyin kendisi hakkında olumlu algılarının yüksek olması ile birey kendisini güvende olarak hissetmektedir (Coşgun, 2010). Kendilik değeri ile ilgili bir başka olgu kendilik kontrolü kavramıdır. Kendilik kontrol kavramı bireyin olayın sonuçları için gerekli şey yapıp yapmadığı veya olumsuz durumu engellemek için çaba gösterip göstermediğidir.  

Adil Dünya İnancı Kuramında insanlar dünyanın adil ve güvenilir ve düzenli bir yer olduğuna yapılan her bir davranışın bir bedeli olduğuna inanmaktadırlar. Bu inançla insanlar dünyaya karşı kendilerine güvenli ve rahat bir alan oluşturabilmekte, günlük yaşam olaylarını düzenleyebilmektedirler. Yaşadıkları olayları kendilerince anlamlandırmaya ve kendi bilişinde tutarlı hale getirmeye çalışır.  Bireyler tutarlılık davranışının sağlanması için biliş ve duygularını uzlaştırmaya çalışarak soruna ilişkin inanç ve bilgilerini oluşturma yolunu yaparlar. Çünkü soruna ilişkin olan duygular soruna ilişkin inanç, tutum ve davranışları etkilemektedir (Kaya, 2020).  Ancak insanlar doğal veya insan tarafından oluşturulan beklenmedik, acı ve üzüntü veren travmatik bir olay meydana geldiğinde veya birçok kez adaletsizliğe, haksızlığa maruz kalındığında bu insanların yarattıkları bu inanç sisteminde bazı değişimler meydana gelir. Ancak artık travmatik olay sonrasında bazı bireyler kendileri ve dünyaya ilişkin daha olumsuz inançlar geliştirebilmektedir. Adil Dünya İnancı kişisel ve genel adil dünya olarak iki şekilde incelenmektedir. Genel Adil Dünya İnancı “Dünya ne kadar adildir?” sorusunu sorarken, Kişisel Adil Dünya İnancı ise “Dünya ne kadar benim için ne kadar adildir?” sorusunu incelemektedir (Kılınç ve Torun, 2010).

Stres alanında çalışmalar yapan Lazarus yaşanan bir olayın değerlendirilmesine iki aşamalı sürecin varlığından bahsetmektedir. İlk olarak olay bireyin hedefleri alakasıdır. Olay ile kişinin hedefleri arasında bir alaka bulunmuşsa daha sonra olayın amaç ile uyumlu olup olmadığına bakılır. Olay hedefle ile uyumlu ise birey olumlu duygular, uyumlu değilse birey olumsuz duygular geliştirir. İkinci aşamada kişinin meydana gelen olayla ilgili başa çıkabilecek güce sahip olup olmadığını değerlendirmesini ve başa çıkabilme sistemlerini içerir. Birey olayın üstesinden gelebilecek gücü olduğuna dair inancı varsa olaydan etkilenip motive olabilir. Meydana gelen olayın rahatsızlık yaratma durumu bireyin olayla başa çıkabilecek inancının olmamasına dayanmaktadır. Bu durumda birey stres yaşayıp rahatsızlık hisseder (Gençöz, 1998).

Yaşanan travmatik olaylar ve yaşanan adaletsizlikler bireyde bir tür stres yaratır ve bu stres ile başa çıkabilmek birey çeşitli başa çıkabilme yollarını dener.  Bu bağlamda insanlar yaşanan olayda kurbanı suçlama-değersizleştirme ve adaletsizliği meşrulaştırma eğilimi gösterirler. Bireyler kendilerine inşa ettikleri dünyanın adil bir yer olduğu inancını korumak amacıyla kurbanı suçlama, değersizleştirme, yaşanan olayın fazla abartıldığına inanma eğilimindedirler. Bireyler kurbanın başına gelen olayı hak ettiğini düşünerek dünyanın adil ve güvenilir olduğuna dair inançlarının korumaya devam edeceklerdir. Bu inanç olmazsa ve yıkılırsa bireylerin çevreye uyumu azalacak ve yaşadıkları dünyaya ait çaresizlik duyarak günlük yaşamlarını devam ettirmede zorlanacaklardır (Lerner, 1980).

Adil dünya ile ilgili sosyal psikolojini öncü isimlerinden Heider‘e göre (1958), adil dünya inancının bir bilişsel eğilim taşımaktadır. Bu durumu denge prensibi ile açıklayan Heider’e göre iyilik mutluluk ile kötülük ve ceza arasında bir ilişki olduğunu savunur. Bu dengenin korunması için bir durum gerçekleştiğinde bağadan diğer durum da otomatik olarak öngörülmüş olur. (Göregenli, 2003). Aynı zamanda Rokeach (1971) adaletsiz sonuçlarla karşılaşmak bireyin bilişinde bulunan adaletle ilgili inanç sistemini tehdit edeceğinden dolayı bilişler arasında birtakım çatışmalar yaşamakta ve yaşanan çatışmanın sonlanması amacıyla bir takım psikolojik stratejilere başvurmaktadır (Göregenli, 2003).

Bir başka kuram olan Festiger’in (1957) Bilişsel Çelişki Kuramında birey beklenen durum ile gözlenen durum arasında çelişki meydana geldiği zaman, çelişkinin duygusal açıdan gerginlik yaratacağını ve gerginliğin ortadan kaldırılması amacıyla istenmeyen durumu değiştirmeye eğimli olduğunu savunmaktadır (Göregenli, 2003). Bu bağlamda yaşanan çelişkinin veya gerginliğin giderilmesi, dengenin korunması amacıyla bireyler kurbanı suçlayarak, değersizleştirerek veya kurbanın başına gelen olayı meşrulaştırarak adaleti sağlayacaklarına inanmaktadırlar. Bu inanç sağlanamadığı takdirde bireylerin çaresiz ve tedirgin hissetme eğilimi olmaktadır.

Çocukluk döneminde adil dünya inancının temelini, yapılan yanlışların cezalarla; yapılan iyi ve güzel davranışların da ödüllendirileceğine olan inanış oluşturmaktadır (Kaya, 2020). Çocuklar yapılan kötü davranışın bir cezası olduğuna ve bu cezanın sadece ebeveyn tarafından değil aynı zamanda doğada üstün bir gücün verileceğine inanırlar (Kaya, 2020) Piaget’in hemen gelen adalet inancı kavramı çocuklarda yedi ve sekiz yaşlara kadara görülür (Kaya, 2020). Çocuk büyüdükçe ve yaşamdan tecrübeler kazandıkça Piaget’in hemen adalet inancı olgunlaşarak adil dünya inancına dönüşür. 

Çocuklarda görülen adil dünya kavramını incelemek üzere yapılan boylamsal bir araştırmada küçük yaştaki bir grup çocuğa öyküler okunmuştur. Daha sonra çocuklara okunan öykülerden kahramanın ne hak ettiğine bakmaksızın mutlu sonla biten öykü türlerini daha çok sevdiklerini belirtmişlerdir. İki yıl sonra aynı çocuklarla tekrarlayan çalışmada, çocuklar kötü insanların sonunun kötü bitmesi gerektiğine olan inancı savunmuştur (Jose ve Brewer, 1999)

KAYNAKÇA

Coşgun,E.(2010).Suça yönelen ergenlerde çocukluk döneminde örseleyici yaşantılara maruz kalma düzeyi ile adil dünya inancı arasındaki ilişkinin incelenmesi.(Yüksek lisans tezi).Maltepe Üniversitesi/ Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

Gençöz F. (1998). Uyum psikolojisi. Kriz Dergisi, 6, 1-8.

Göregenli, M. (2003). Şiddet, kötü muamele ve işkenceye ilişkin değerlendirmeler, tutumlar ve deneyimler. İşkencenin Önlenmesinde Hukukçuların Rolü Projesi Raporu. İzmir.

Janoff-Bulman, R. (1989). Assumptive worlds and the stress of traumatic events: applications of the schema construct. Social Cognition, 7 (2), 113–136.

Jose P.E., Brewer W.F. (1990). Early grade school children’s liking of script and suspense story structures. J Read Behav, 22, 355-372.

Kaya,B.(2020).Aile,çalışma ve sosyal hizmetler bakanlığına bağlı kuruluşlarda çalışanlarda ikincil travmatik stres ve adil dünya inancının incelenmesi (yüksek lisans tezi).Çağ Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü,Mersin.

Kılıç,Ö.(2019).Onkoloji hastalarının travmatik bilişleri ve dünyaya ilişkin varsayımları.(Yayımlanmamış yüksek lisans tezi).Ordu Üniversitesi/Sağlık Bilimleri Entitüsü,Ordu.

Lerner M.J. (1980). The Belief in a Just World: A Fundamental Delusion. New York, Plenum Pres.

Tüfekçi,S.(2011).Trafik kazası geçirmiş kişilerin dünyaya ilişkin varsayımları,travma sonrası stres belirtileri ve travma sonrası gelişim düzeylerinin incelenmesi (yüksek lisans tezi).Maltepe Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

Tepki Ekle

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

Büşra Haliloğlu Ortaöğretimimi Eyüpsultan Anadolu lisesinde tamamladıktan sonra 2020 yılında Akdeniz Üniversitesi Psikoloji bölümünü kazandım.Aynı zamanda Akdeniz Psikoloji topluluğunun yönetim kurulunda ve Akdeniz Genmetinbyürütme kurulunda yer aldım.Akdeniz Psikoloji Topluluğu 2022-2023 dönemi başkanı olarak görev aldım ve 2022-2023 yılında TPÖÇG’de Akdeniz Üniversitesi temsilcisi seçildim.İngilizce seviyem B2’dir. Canva excel programlarını temel orta düzeyde bilmekteyim. Alzheimer derneğinde yaşlı bakım evinde stajımı yaptım.