ALFRED ADLER
Bireysel psikoloji ekolünün temsilcisi olan Adler, 7 Şubat 1870’te Viyana’da bir köyde dünyaya gelmiştir. Alfred, dört erkek ve iki kız kardeşe sahip, annesi ev hanımı babası ise tüccardır. Ailenin ikinci çocuğu olan Alfred hastalıklı ve güçsüz bir çocuktur.
Bireysel psikoloji ekolünün temsilcisi olan Adler, 7 Şubat 1870’te Viyana’da bir köyde dünyaya gelmiştir. Alfred, dört erkek ve iki kız kardeşe sahip, annesi ev hanımı babası ise tüccardır. Ailenin ikinci çocuğu olan Alfred hastalıklı ve güçsüz bir çocuktur. Sağlıklı ve güçlü olan Alfred’ in ağabeyi Sigmund, Adler için her zaman güçlü bir rakip olmuştur. Alfred’in küçükken geçirdiği ateşli hastalığı ve yanı başında ölen küçük kardeşinin üzerinde bıraktığı etki Adler’in daha çocukken doktor olmaya karar vermesinde oldukça etkili olmuştur. Alfred’in çocukluğu hastalıklar, ağabeyi Sigmund’a duyduğu kıskançlık, özellikle Alfred’in kardeşi doğduktan sonra annesinin Alfred’e ilgisinin azalması ve okul yaşamında da çeşitli zorluklara maruz kalması özellikle de aşağılık duyguları ile başa çıkmak zorunda kalması ile geçmiştir. Daha sonra derslerindeki düşüş nedeniyle öğretmeni tarafından okuldan alınması gerektiği söylenmiştir fakat Alfred’in babası oğlunun okumasını çok istemektedir ve öğretmenini dinlemeyip aksine oğlunu daha da teşvik edip okula devam etmesini sağlamıştır. Kısa süre sonra da Alfred oldukça başarılı olmayla kalmayıp sınıf birinciliğinin yanında akademik yaşamı boyunca da bir daha bu çaplı bir başarısızlık yaşamamıştır. Ekonomi, politika ve sosyoloji ile ilgilenen Alfred mezun olduktan sonra Viyana Üniversitesi’ne girip tıp diplomasını almıştır. Önce göz hastalıkları sonra iç hastalıklar konusunda ihtisas yapan Adler daha sonra psikiyatriye olan ilgisini fark edip bu alanda ilerlemesine olanak sağlamıştır.
Bu yazıda ele alacağımız bir diğer konu ise Adler’le Freud’un ilişkisidir.
Freud, Adler’i ve onun dışında üç doktoru bir tartışma grubuna davet etmesiyle ilişkileri başlamıştır. Meşhur çarşamba günlerinde bir araya gelerek psikanaliz konusunda tartışan grup daha sonrasında derneğe dönüşmüştür. Adler ise bu gruba kendisinin farklı bakış açılarını tartışabileceğini düşünerek dahil olmuştur. Hiçbir zaman Freud’u bir akıl hocası olarak görmemiştir. Kendisinin de psikanalize katkı yapacağını ve fikirlerinin Freud tarafından kabul edileceğini düşünmüştür. Adler, 1910 yılında derneğin başına getirilmiştir ancak ilerleyen zamanlarda Freud ve Adler’in görüş ayrılıkları kendini göstermeye başlamış ve zamanla da artmıştır. Sonunda Adler ve Freud bir toplantılarında görüşlerinin birbirlerinden çok farklı olduklarını idrak etmişlerdir. Daha sonrasında Adler başkanlık görevinden istifa ederek kendisi ile birlikte ayrılan dokuz üyeyle birlikte dernekten ayrılmışlardır ve ‘’Özgür Psikanaliz Derneği’’ ni kurmuşlardır. Bu ismi düşünmelerinin sebebi de Freud’un tek başına psikanalizi sahiplenmesinin önüne geçmekti ancak daha sonra Adler, kendi görüşleri ile daha uyumlu olan bir ad seçerek ‘’Bireysel Psikoloji’’ ismini koymuştur.
Adler ile Freud’un ilişkisi sadece görüş ayrılıklarından dolayı bitmemiştir. Aslında karakterleri bakımından da birbirlerine uygun olmadığı açıkça bellidir. Yani kısaca aslında birbirlerini sevmiyorlardır. Öyle ki Adler vefat ettiğinde Freud hakkında çok sert sözler kullanarak ne kadar sevmediğini açıkça dile getirmiştir.
Adler için dernekten ayrıldıktan sonraki yıllar oldukça üretken geçmiş ve kurduğu ‘’ Bireysel Psikoloji’’ derneği de hızla büyümüştür.
Adler, bağımsız ve özgürlüğüne düşkün bir kadın olan Raissa Epstein ile evlenmiştir. Eşi gibi Adler de feminist ve sosyalist bir insandır. Raissa ve Adler’in dört çocukları olmuş, ikisi psikiyatrist olup biri aktrist olmayı seçmiş diğeri ise Sovyetler Birliğinde politik bir mahkumken vefat etmiştir.
Genel olarak sağlıklı bir insan olan Adler (çocukluk dönemi hariç) Moskova’da kaybolan kızının akıbeti ile ilgili çokça kaygıları olup göğüs ağrıları çekmeye başlamıştır ve doktorların tavsiyesine uymayarak çokça konferanslar veren Adler 1937 Avrupa gezisinde kalp krizi geçirerek yaşamını yitirmiştir. Adler’in kuramı bugün de çok çeşitli kurum ve yayınlarca yaygınlaştırılmaya devam edilmektedir.
Tepki Ekle