BİR İSTİSMAR TÜRÜ: MUNCHAUSEN BY PROXY SENDROMU
Nereden geliyor bu Munchausen? 18. yüzyılda yaşamış Alman Baron, Karl Fredrich von Munchausen’den esinlenilerek günümüzde bu hastalığın adı haline gelmiştir. Alman Baron, Osmanlı- Rus Savaşı dönüşü, kahramanlıklarını anlattığı sıradışı hikayelerden bahsetmiştir. Hatta o kadar sıradışıdır ki abartılı, doğaüstü ifadelere de yer vermiş bu hikayeler dilden dile dolaşmıştır. Fakat bu hikayelerin birçoğu yalandır. Bu yüzden Munchausen yalancılığı ile ünlenmiştir. Hastalık uydurup hastane hastane dolaşan insanlara Asher, 1951 yılında bu ismi vermiştir.
Bir istismar türü: Munchausen by Proxy Sendromu
Nereden geliyor bu Munchausen?
18. yüzyılda yaşamış Alman Baron, Karl Fredrich von Munchausen’den esinlenilerek günümüzde bu hastalığın adı haline gelmiştir. Alman Baron, Osmanlı- Rus Savaşı dönüşü, kahramanlıklarını anlattığı sıradışı hikayelerden bahsetmiştir. Hatta o kadar sıradışıdır ki abartılı, doğaüstü ifadelere de yer vermiş bu hikayeler dilden dile dolaşmıştır. Fakat bu hikayelerin birçoğu yalandır. Bu yüzden Munchausen yalancılığı ile ünlenmiştir. Hastalık uydurup hastane hastane dolaşan insanlara Asher, 1951 yılında bu ismi vermiştir.
Peki Munchausen by Proxy Sendromu nedir?
Bu sendromu en genel tanımıyla ifade edecek olursak, bakım veren kişinin çocukta bir veya birden fazla hastalık varmış gibi davranması ve bu yüzden çocuğu sürekli hastaneye getirmesi olarak ifade edebiliriz. Çocukta hastalık olduğunu düşündürmek için bakım veren kişi çocuğa çeşitli ilaçlar içirebilmektedir. Bakım veren kişi bazen bu gibi durumlarda ileri giderek çocuğun ölümüne bile yol açabilmektedir.
İlk kez 1977'de, annelerinin uzun bir süre boyunca ısrarla hastalık üretmeleri sonucunda şiddetli istismara maruz kalan iki çocuğu tanımlamak için kullanılmıştır. Bu tanılama yapıldıktan sonra dünyada bu konuda birçok vaka örneği ortaya çıkmaya başlamıştır. Aslında MBPS vakaları psikiyatri servisinden ziyade pediatri, nöroloji, endokrinoloji gibi servislerde ortaya çıkmaktadır.
MBPS konusunda yapılan araştırmalarda 6 yaş altındaki çocuklar, ergenler genel olarak kendini koruyamayan çocukların daha fazla risk altında olduğu tespit edilmiştir.
İstismarcının Profili Nasıldır?
Bu vakalarda istismarcı genelde annedir ve tıbbi konularda önemli bir bilgi birikimine sahiptir. Hatta hastalıklar hakkında çeşitli araştırmalar yapar, hekimlerin görüşlerini irdeler. Fakat ilginç tarafı şudur ki, MBPS anneleri genellikle çok şefkatli çok ilgili ve sevgi dolu görünürler hatta bu sayede çevresindeki herkesin ilgisini toplarlar. Bu profile sahip annelerin en büyük kazançları çocukla beraber ona yönelen ilgidir. Özellikle hastane çevresinin üzerlerindeki ilgi hoşuna gider ve Munchausen anneleri aslında ‘’ben iyi bir anneyim, bakın çocuğumla ilgileniyorum.’’ Demek isterler. Bu da beraberinde istimarda istikrara sebep olur, planlı olarak bu eylemlere devam ederler. Deşifre olma durumlarında ise hemen hastane değiştirmek isterler.
Çocuk hastaneye yatırıldığında ve buna maruz bırakan kişiden uzaklaştığında iyileşme gözlenebilmektedir. Bu yüzden bakım veren kişi olabildiğinde çocuğa yakın olmak isteyebilir. Bir süre çocuktan uzak durulması istendiğinde, yüksek tepkiler verip reddederler bu durumu aslında oyuncağı elinden alınan çocukların verdiği tepkiye benzetmek mümkündür.
Genelde bu tür vakalarda bunu yapan kişiler çoğunlukla kadın ve çoğunlukla evlidirler bu aslında bizi evde yaşanan problemlere de götürebilmektedir ve bu istismar evdeki problemin büyümesinde bariyer görevi görür. Yani bir diğer kazançta evdeki problemlerin önüne bu şekilde geçmektir.
Manchausen kadınlarının genellikle olumsuz benlik anlayışları vardır ve hasta yakını rolünü benimserler o rolü terk etmek istemezler. Çocuğunun hastalığıyla kendini var edebilir ve bu şekilde kabul edilebildiğine inanabilirler.
Ne Önerilir?
MBPS sadece psikolojik boyutta değil, hukuksal, sosyolojik boyutlarda da ele alınması gereken bir durumdur. Bu çok boyutlulukta bu durumu daha da kritik hale getirebilmektedir. Belirli bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır çünkü bunu gerçekleştiren anne ya da bakım veren kişi tedaviyi kabul etmemektedir. Aslında burada yapılması gereken en önemli şey en kısa zamanda fark edip çocukla bakım vereni uzaklaştırmaktır. Erken tanı bu noktada çok önemlidir yoksa istismarın şiddeti giderek artabilmekte ve ölümle bile sonuçlanabilmektedir. Çocuk koruma altına alınmalıdır aksi takdirde çocuk fiziksel, ruhsal, akademik ve psikososyal gelişim sorunları yaşaması kaçınılmaz olacaktır.
Tanıdan tedaviye kadar her aşamada çok zor bir vakadır. Bu süreçte çocuk çok daha fazla istismara maruz kalabilir kalıcı etkilere yol açabilir. Bu yüzden çocuğun güvenliği hususunda ciddi bir yaklaşımda bulunmak önemlidir.
Tepki Ekle