DİSOSİYATİF BOZUKLUKLAR
Disosiyasyon, kelime olarak ayrışmayı/çözülmeyi ifade etmekle birlikte psikolojik alan yazınında ise bütüncül bir yapı içerisinde seyreden bellek düşünce, duygu, davranış ve kimliğin ayrışması olarak tanımlanmaktadır (APA, 2013). Her zaman psikolojik bir durumu işaret etmeyen bu kavrama verilebilecek örneklerden bazıları şu şekilde olabilir; yemek yerken aklımıza başka bir konunun gelmesi aklın başka bir konuya kayması, hayaller kurulması gibi bulunduğumuz durumdan zihinsel olarak uzaklaştığımız anlar. Peki klinik anlamda disosiyatif bozukluk nasıl ele alınmaktadır? Klinik anlamda bozukluğu kısaca tanımlamak gerekirse bu bozukluğun duyguların, düşüncelerin, belleğin ya da diğer içsel deneyimlerin birbirinden ayrılması durumunun çok daha ciddi bir şekilde kendini gösterdiği bilinmektedir. Bu çalışma içerisinde de klinik anlamda disosiyatif bozukluğun anlatımı sağlanacaktır.
Klinik ve Normal Düzeyde Disosiyatif Bozukluğun Farkı Nedir?
Normal olarak tanımlanan disosiyatif bozuklukta birey; diğerleri ve çevresi ile bağlantılı olduğunu hissetmeye devam etmektedir. Unutkanlıkla ilgili herhangi bir endişe yaşamayan bu bireyler ara sıra yaşamış olduğu unutkanlıklarını durumla ilgili ipuçlarını takip ederek belleğine geri çağırabilmektedir.
Klinik düzeydeki bozuklukta ise durum daha farklıdır. Bu düzeydeki bireyler, etrafındaki kişilerle, bulundukları çevreyle bağlantılarının tamamen koptuğunu ve içinde bulundukları duruma yabancılaştığını hissetmektedirler. Klinik anlamda bozuklukta kimliği ve değişen yaşam koşulları konusunda içgörüsünde yetersizlikler deneyimlemekte veya ciddi ve sık tekrarlayan amnezi, füg, kimlik kargaşaları gibi bilişten kopuş durumları ile karşı karşıya kalmaktadır (Selvi,2022;258). Disosiyasyon bozuklukları; disosiyatif kimlik bozukluğu, disosiyatif amnezi, depersonalizasyon/derealizasyon gibi rahatsızlıkları içermektedir. Bu yazıda üç türün de anlatımı sağlanacaktır.
1. DİSOSİYATİF KİMLİK BOZUKLUĞU
Disosiyatif kimlik bozukluğunun eski adı çoklu kimlik bozukluğu olarak bilinmektedir. Bu bozuklukta birey, birbirinden farklı olan en az iki kimlik örüntüsü sergilemektedir. Birbirinden farklı olarak ortaya çıkan bu yeni kimlik türleri “alter kimlik” olarak bilinmekte ve aniden belirerek bireyin sahip olduğu asıl kimliği bir süreliğine kontrol altına alabilmektedir. Bu da bireyin olduğundan farklı tutum ve davranışlar sergilemesine neden olabilmektedir. Var olan bu alter kimliklerin sayısı onlarca olabildiği gibi farklı özelliklere, tercihlere, düşünce yapılarına, aksanlarına sahip olduğu da bilinmektedir. Ayrıca alter kimliklerin farklı yaşlarda ve cinsiyette olduğu durumlar da bulunmaktadır. Disosiyatif Kimlik Bozukluğu olan bireylerin çoğu alter kimliklerin hakim olduğu süreci anımsayamazken bazıları bu kimlik geçişleri konusunda bir farkındalığa da sahip olabilmektedir (Selvi, 2022; 259).
Konu ile ilgili bazı durumlarla ilgili alan yazında net olmayan ve hala devam eden tartışmalar bulunmaktadır. Günümüzde kullanılan tanı ölçütleri aşağıda aktarılmıştır.
DSM-5 TANI KRİTERLERİ
A. İki veya daha fazla alter kimliğin ortaya çıkması sonucunda kimlikte yaşanan bozulmalar. Kimlikteki bozulmalar kendilik ve ilişkisellik hislerinde belirgin kopmaları ve bunlara eşlik eden duygu, düşünce, algı, bellek, biliş ve duyu- motor işlevlerindeki değişimleri kapsamaktadır, bu belirti bireyin kendisi veya çevresi tarafından fark edilebilir,
B. Normal unutma durumundan farklı olarak günlük olayları, önemli kişisel bilgileri veya travmatik olayları hatırlamada zorluklar ve bellekte boşlukların oluşması,
C. Belirtiler; sosyal hayat, iş yaşamı, yaşamın diğer alanlarında klinik düzeyde önemli rahatsızlıklara veya bozulmalara yol açmaktadır.
D. Deneyimlenen bozukluk, büyük oranda kabul gören kültürel veya dinsel bir uygulamanın bir parçası değildir,
E. Belirtiler farklı bir tıbbi durum veya madde kullanımı etkilerine bağlı değildir (Selvi, 2022; 260).
2. DİSOSİYATİF AMNEZİ (BELLEK KAYBI)
Disosiyatif amnezi, günlük yaşamda deneyimlenen unutma durumundan farklı olan bireyin kendisi için önemli durumların da unutulduğu ciddi bir türdür. Bu durumdaki bireyler; aile bireylerini, nerede yaşadıklarını, isimlerini dahi unutabilmektedirler. Bellek kaybının genellikle travmatik ya da stres yaratan bir olay sonrasında ortaya çıktığı bilinmektedir. Genellikle kendilerinde stres yaratan olayları hatırlayamayan bu kişiler süreçte, kafaları karışık, şaşkın ve amaçsız görünebilirler. Disosiyatif Bozukluk genellikle aniden ortaya çıkmakta ve aniden de sona ermektedir. Bu süreç birkaç dakika, birkaç saat devam edebilmekte genellikle bir hafta içerisinde bellek geri gelmektedir. Disosiyatif amnezi; sınırlı amnezi (bireyin kısa süre içerisinde gerçekleşen ve rahatsız edici bir olay ile başlayan süreci hatırlamaması), seçici amnezi (olayın belirli kısımlarının hatırlanmaması), genel amnezi ( travmatik olay, öncesi ve hatta kişisel bilgilerini bile hatırlayamama durumu) ve sürekli amnezi ( bireyin travmatik olay öncesi anılar, kişisel bilgiler, yeni deneyimler yani mevcut zamanda yaşananların hatırlanmaması) olarak dört tür ile detaylandırılmaktadır.
Bireylerde disosiyatif amneziye ek olarak disosiyatif füg de görülebilmektedir. Bu bilgiler kendileri ile ilgili kişisel bilgileri tamamen unutmakta ve evlerinden ve işlerinden aniden ayrılabilmektedirler. Bu kişiler yeni bir hayata yeni bir kimlikle bürünebilmektedirler. Yeni bir hayata yeni biri olarak adım atabilirler. Bu noktada en önemli olan durum ise disosiyatif füg de bilinçli bir motivasyonun bulunmamasıdır. Bireyin bilinçli olarak uzaklaştığı ve tanınmak istemediği düşünülmemelidir. Son DSM yayımında bu konu disosiyatif amnezi çatısı altında anlatılarak ayrı bir konu olmaktan çıkmıştır.
DSM 5- TANI KRİTERLERİ
A. Gündelik unutmalardan farklı olarak genellikle travmatik olay ya da stres yaratıcı özellikleri olan olaylarla ilişkili kişisel bilgileri hatırlayamama,
B. Belirtiler sosyal hayat iş yaşamı veya yaşamın diğer önemli alanlarında klinik düzeyde önemli rahatsızlıklara veya bozulmalara yol açmakta,
C. Belirtiler farklı bir tıbbi durum veya madde kullanımı etkilerine bağlı değildir.
D. Bu bozukluk; disosiyatif kimlik bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, akut stres bozukluğu, bedensel belirti tanı ölçütleriyle daha iyi açıklanamamaktadır (Selvi, 2022; 262).
NOT: Başıboş dolaşma ya da amaçlı gibi görünen seyahat durumu söz konusu ise füglü amnezi, değilse
fügsüz amnezi olarak belirtilmektedir (Selvi, 2022; 262).
3. DEPERSONALİZASYON/DEREALİZASYON (KENDİNE YABANCILAŞMA/ GERÇEK DIŞILIK) BOZUKLUĞU
İnsanların bedenlerini bir bütün olarak algıladıkları ve hissettikleri bilinmektedir. Depersonalizasyonda ise bireyler kimliğinin ve bedeninin birbirinden ayrıştığını, bedenini ve davranışlarını dışarıdan bir başkası gibi gözlemlediğini hissetmektedir. Kendi duygu, düşünce, bedensel uyaranlara yabancılaşmakta bunların kendisine ait olmadığı hissi ve düşüncesine sahip olmaktadır.
Derealizasyon durumunda ise birey gerçeklik dışında olarak bulunduğu ortamdan, dış dünyasından koptuğunu hissetmektedir. Bulunduğu gerçeklikten çıkan birey bir rüya içindeymişçesine deneyimlere sahip olmaktadır (değişik boyutta nesneler, ses farklılıkları). Bu bozukluğa sahip bireyler bu her iki durumu deneyimleyebildikleri gibi yalnızca bir durumu da yaşamaları muhtemeldir. Bu iki durum arasında çok net bir fark bulunmasa da bilinen önemli nokta diğer disosiyatif bozukluklarla arasındaki bu bozuklukta farkının hafıza kaybının yaşanmıyor olmasıdır. Apa’nın açıklamalarına göre bu bozukluğa sahip bireyler deneyimledikleri şeyin gerçek olmadığının bilincindedirler.
DSM-5 TANI KRİTERLERİ
A. Depersonalizasyon ya da derealizasyon durumlarının birinin veya her ikisinin sürekli ya da tekrarlayan şekilde mevcut olması,
B. Depersonalizasyon ya da derealizasyon deneyimleri sırasında gerçeklik testinde bozulma yoktur,
C. Belirtiler; sosyal hayat, iş yaşamı veya yaşamın diğer önemli alanlarında klinik düzeyde önemli rahatsızlıklara veya bozulmalara yol açmaktadır,
D. Belirtiler madde kullanımı veya diğer bir tıbbi durumun fizyolojik etkilerine atfedilmemektedir,
E. Bu bozukluk; şizofreni, panikatak, majör depresyon bozukluğu, akut stres bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu ya da diğer disosiyatif bozukluklara daha iyi açıklanmamaktadır (Selvi; 2022; 263).
DİSOSİYATİF BOZUKLUKLARIN TEDAVİSİ
✓ Psikoterapi Uygulamaları: Psikoterapi ile tedavisi zor olsa da bu terapi uygulamasının semptomların iyileşmesi noktasında etkili olduğunu gösteren çalışmalar da bulunmaktadır. Bu uygulamanın etkililiği ve içeriği konusunda çıkarım yapmam zordur. Disosiyatif Kimlik Bozukluğu ile ilgili psikoterapi uygulamaları daha fazladır.
✓ Psikofarmakolojik Tedaviler: İlaçlar disosiyatif deneyimleri ortadan kaldırmadığı için ilk tedavi tercihi değildir. Bu ilaçlar genellikle disosiyatif bozukluklara eş zamanlı görülen duygu-durum bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu gibi diğer bozuklukların tedavisi ile disosiyatif bozukluk deneyimleyen hastalarda yaygın bir şekilde görülen duygu iniş çıkışlarını düzenlemek için kullanılmaktadır (Selvi; 2022; 265).
KAYNAKÇA:
Selvi, K. (2022). Disosiyatif bozukluklar ve bedensel belirti bozuklukları. Tuna E. ve Ö. Öncül Demir
(ed.) DSM-5’ E Göre Anormal psikoloji. (2;258-260). Nobel Yayıncılık
Tepki Ekle