Feminist Psikanalist: Karen Horney

Döneminin sayılı kadın psikanalistlerinden biri olan feminist psikanalist Karen Horney nevrotizme yaklaşımı, Freud ile çatışması ve kadın psikolojisine yönelik bakış açısı nedeniyle günümüzde adından oldukça söz ettiren, psikoloji tarihinde önemli izler bırakmış bir psikanalisttir.

Eylül 16, 2024 - 01:59
Eylül 18, 2024 - 18:01
 0  44
Feminist Psikanalist: Karen Horney
Feminist Psikanalist: Karen Horney

1885’te Almanya’nın Hamburg şehrinde dünyaya gelmişti bizim tanıdığımız adıyla Karen Horney. Karen erkek üstünlüğüne inanan, dindar bir baba; eğitimli, liberal bir annenin kızı olarak dünyaya gelmişti. Dünyaya kadın olarak gelmesi Karen’ in babası tarafından ikinci plana atılmasına sebep olmuştu. Abisi her zaman ailenin gözbebeği iken Karen var olabilmek, kendini kanıtlayabilmek için küçük yaşlardan itibaren en başta babası olmak üzere çevresiyle çatışmıştı. Asi bir kadın olarak nitelendirilmiş ve babasının onun zekasını, dış görünüşünü küçümsemesi nedeniyle aşağılık ve eziklik duyguları ile baş etmeye çalışmıştı. Erkek egemen sisteme karşı mücadelesi daha 12 yaşlarında iken her zaman okulunun en iyisi olacağına ve tıp okuyacağına yemin etmesiyle başlamıştı. Karen ettiği yemini gerçekleştirmiş Berlin’e tıp okumaya gitmişti. 1909 yılında burada tanıştığı Oskar Horney ile evlenmiş; 1911 yılında da mezun olarak tıp doktoru unvanına sahip olmuştu. Birkaç yıl tıp alanında pratik yaparken gelişmekte olan psikanalize ilgi duymasıyla beraber Freud’un öğrencisi ve arkadaşı olan Karl Abraham ile çalıştı ve ondan analiz eğitimi aldı. Uzun süre Berlin’de psikanalitik araştırmalar yapan Karen Nazi baskısı nedeniyle 1932 yılında Chicago Psikanaliz Enstitüsü’nde çalışmak üzere Amerika’ya taşındı.  Karen Horney psikanaliz alanında uzunca çalışmalar yapmış ve psikanalize birçok yeni kavram ve önemli bir kuram kazandırmıştır. Kendi hayatında edindiği deneyimler ve duygular nedeniyle kendi kuramında da cinsiyet rolleri, kadın hakları ve düşünceleri üzerine yoğunlaşmıştı. Freud’un görüşlerine karşı çıkmış, onun kavramlarına karşı yeni kavramlar üretmiş; kendinin ve hemcinslerinin gelişimi ve hakları içim mücadele etmiştir. Bütün bu çabaları onun ‘’feminist psikanalist’’ olarak tanınmasına neden olmuştu. Freud’a ve klasik psikanalizin görüşlerine karşı çıkması nedeniyle New York Psikanaliz Enstitüsü’nden menedildi. Bütün bunlara rağmen Horney ölümüne değin erkek egemen düzene, ataerkil düşünceleri savunan psikanalistlere karşı mücadelesine devam etmiştir.

Kuramı

Karen Horney, genel olarak psikanalize bağlı kalsa da Freud’un kadın psikolojisine dair görüşlerini okuduktan sonra Freud’a ve Freudyen kurama karşı ilk itirazlarını dile getirmişti. Örneğin, Freud’un penis kıskançlığı kavramına karşın ‘’rahim kıskançlığı’’ kavramını ortaya atmıştır. Bu kavramla, erkeklerin kadınların doğurabilme ve bakabilme yeteneklerini kıskandıklarını söylemiştir. Bunun sonucunda da başka alanlarda başarılı olarak ve kadınları küçümseyerek bu kıskançlıklarını gidermeye çalıştıklarını savunmuştur.

Horney’nin psikolojiye kattığı en önemli şeylerden biri de kadın psikolojisine dair ortaya koyduğu bakış açısıdır. Hem kendi çocukluğunda yaşadıkları hem de dönemin sayılı kadın psikanalistlerinden biri olması onu kadın psikolojisi alanına yönelmeye itmiştir. Toplumun kadınlardan korktuğunu ve kadınlara duydukları öfke nedeniyle de kadınları ötekileştirerek ve aşağılayarak onları erkeklere bağımlı bir konuma ittiklerini savunmuştur. Horney Freud’un aksine kültürün insan psikolojisinde içgüdülerden ve biyolojiden daha önemli olduğunu, sosyakültürel faktörlerin nevrozları şekillendirdiğini düşünüyordu. Kültürlerin kendilerine göre neyin normal olduğunu belirlediğini ve böylelikle nevrozu şekillendirdiğini inanıyordu. 

Nevrozlar

Horney nevrozu tanımlarken yeni kavramlar ortaya çıkarmıştır. Horney insanların temel ihtiyaçları olan sevgi ve güven ihtiyacını karşılamayan ebeveynlere karşı çocuğun temel düşmanlık geliştireceğini ve bu temel düşmanlığın da temel kaygıyı türeteceğine inanıyordu. Bunun sonucunda ortaya çıkan 10 adet nevrotik ihtiyacı listelemiştir:

1.  Nevrotik sevgi ve onaylanma ihtiyacı

2. Yaşamın sorumluluğunu üstlenecek güçlü bir eşe duyulan ihtiyaç

3. Yaşamı dar sınırlar içinde tutmaya tutmaya yönelik ihtiyaç

4. Nevrotik güç ihtiyacı

5. Başkalarını kullanmaya ve onlardan yararlanmaya yönelik ihtiyaç

6. Toplumsal alanda saygınlığa duyulan ihtiyaç

7. Kişisel hayranlığa duyulan ihtiyaç

8. Kişisel başarıya yönelik ihtiyaç

9. Kendine yetmeye ve bağımsızlığa duyulan ihtiyaç

10. Kusursuzluğa ve yanılmazlığa duyulan ihtiyaç

Daha sonraları Horney bu on ihtiyacın da üç kategori altında toplanabileceğini ifade etmiştir. Bunlar:

1. İnsanlara yönelme 

2. insanlardan uzaklaşma

3. insanlara karşı olma

Bu üç eğilimi de nevrotik eğilimler olarak adlandırmıştır. Bireylerin temel kaygı ile mücadele etmede bu üç yolu benimsediğini ancak nevrotiklerin yalnızca tek bir yolu seçip ona katı bir şekilde bağlandığını savunmuştur.

İdealleştirilmiş Benlik İmgesi ve Görkem Arayışı

Bireylerini kendi özlerini gerçekleştirebilmesini engelleyen şeyler bireylerin kendilerine yabancılaşmasına neden olur. Kendine yabancılaşan birey kendini daha iyi hissedeceği bir şeye ihtiyaç duyar. Bu da idealleştirilmiş benlik imgesidir. Kişi kendi zihninde kendine ait idealleştirilmiş bir benlik yaratır. Bu benliğe ulaşma çabasına da görkem arayışı adını veririz.

Özetle, Karen Horney çocukluğundan itibaren kadınların toplumda kendine yer edinmesi adına mücadele vermiştir. Dönemin en ünlü psikanalistleriyle çatışsa, hor görülse de feminist psikolojinin kurucuları arasına adını yazdırarak psikoloji tarihinde çok önemli bir yer edinmiştir. Yalnızca kendi kuramıyla değil temel kaygı, kendini gerçekleştirme gibi kavramlarıyla da Erikson, Maslow gibi ünlü kuramcılara da ilham olmuş; böylelikle psikolojinin kilometre taşlarından biri olduğunu kanıtlamıştır.

Tepki Ekle

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

Nur Dunuk İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Psikoloji bölümü 3. sınıf öğrencisiyim. Lisans eğitimim süresince çeşitli topluluklarda görev aldım ve mesleki deneyim edinmek amacıyla stajlar yaptım. Güncel olarak akademik ve kişisel gelişimim için dil öğrenmeye ve düzenli kitap okumaya vakit ayırıyorum. Edindiğim bilgileri kişisel yorumlarımla harmanlayarak siz okuyuculara başarılı yazılar sunmaya gayret ediyorum.