Hipnoz ve Hipnoterapi

Yunan mitolojisinin uyku tanrısı Hypnos’dan, günümüzde tıp ve psikolojide kullanılan hipnoterapi yöntemine, nedir bu hipnoz?

Temmuz 14, 2024 - 16:46
Temmuz 19, 2024 - 15:01
 0  63
Hipnoz ve Hipnoterapi
HİPNOZ VE HİPNOTERAPİ

Hipnoz yüzyıllardır gizemiyle ve olanaklarıyla insanların dikkatini çekmektedir. Bir psikoterapi yöntemi olarak kabul edilmiş, psikolojik hastalıkların tedavisinde ve tıpın bir çok alanında faydası kanıtlanmıştır. Hipnoz etik konularda dahil olmak üzere devam eden tartışmalar ve fikir ayrılıklarına rağmen halâ biz insanlar üzerindeki büyüsünü korumaktadır.

 Hipnoz ve Hipnoterapi

Hipnoz adını Yunan mitolojisindeki uyku tanrısı Hypnos’dan alır. Hypnos, ölüm tanrısı Thanatos’un ikiz kardeşidir, rüya tanrısı Morpheus’un ise babasıdır. Hypnos, insanları alınlarına dokunarak, kanatlarını yelpazeleyerek veya da üzerlerine sihirli bir toz dökerek uyutur. Hypnos’un gücü sadece insanlarla sınırlı değildir, tanrıları bile etkileyebilmektedir. Hipnoz her ne kadar adını uyku tanrısından alsa da bir uyku hali değildir, uyku ile uyanıklık arasındaki bir bilinç durumudur.

Amerikan Psikologlar Birliği (APA) , hipnozu; “Relaksasyon sağlamak ve zihnin odaklanması için tasarlanmış bir prosedür aracılığı ile klinisyenlerin, kişilere telkinler verdiği bir tedavi tekniği.” olarak tanımlar. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 2002’de “Dünya Sağlık Örgütü Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Stratejisi: 2002-2005” kitapçığını yayınlamıştır. Burada alternatif tıp kategorisinde sınıflandırılan hipnoz, “ruh-beden terapileri” grubunda yer almaktadır. Hipnozda kişi rahatlamış, dikkatin yoğunlaştığı, telkin gücünün arttığı bir haldedir. Hipnoterapi ise bu konsantrasyon ve dirençlere karşı gevşemiş olan bilinç halinde, ilgili telkinlerle kişinin tedavisinin gerçekleştirilmesidir. Hipnoterapi 1953’de İngiliz Tıp Birliği tarafından,1958’de ise Amerikan Tıp Birliği tarafından bir psikoterapi yöntemi olarak kabul edilmiştir. Türkiye’de ise hipnoz tekniğinin kullanıldığı uygulamalar, Sağlık Bakanlığının onayıyla bir tedavi yöntemi olarak uygulanmaktadır.

Hipnozun Kısa Tarihi

Hipnoz asırlardır farklı bakış açılarıyla gündeme gelen bir konudur. Örneğin ilk çağlarda hipnoz, dini ritüellerin bir parçası olarak kullanılırken Hristiyanlığın ilk zamanlarında bir tür büyü olarak görülmüştür.18. yüzyılın sonlarına doğruysa modern hipnoterapinin babası olarak da kabul edilen Franz Anton Mesmer’in çalışmalarının da etkisiyle bir tedavi yöntemi olarak görülmeye başlanmıştır. Psikanalizin kurucusu Freud’un da hocalığını yapan Jean-Martin Charcot da hipnoz ile ilgilenmiş fakat diğerlerinden farklı olarak Charcot hipnoz altındayken görülen spazm ve patlamaları histeri için bir tanı kriteri olarak düşünmüştür. Charcot hipnoza yatkınlığı, zihinsel bir zayıflık olarak görür, doktor ve nörolog olan Hippolyte Bernheim ise Caharcot’un aksine hipnoz halinin bir histeri kriteri olduğu görüşüne katılmaz. Bernheim’a göre hipnoz hali patolojik bir durum değildir, telkin sonucuyla da oluşturulabilir. Bernheim telkini hipnozun temeli olarak görür ve sinir sistemi hastalıkları, romatizma, sindirim sistemi ve menstrüel bozuklukların tedavisinde kullanır.

Psikanalizin kurucusu Sigmund Freud da hocası Charcot gibi hipnoza ilgi duyar ve hipnozu bilinçdışına giden bir boru hattı olarak görür. Fakat Freud kısa bir süre sonra hipnozun yetersizliklerinin farkına varır ve hipnozu bırakıp kendi geliştirdiği serbest çağrışım tekniğine yönelir. Bu kararının arkasında ise bütün hastaların hipnoza yanıt vermemesi, hipnozun kalıcı bir iyileşme sağlama konusundaki yetersizliği gibi nedenler gelir.

Günümüzde hipnoz ile ilgili farklı görüşler devam etse de birçok uzman hipnozun çeşitli hastalıkların tedavisinde etkin rol oynadığı konusunda hemfikirdir.

Hipnoterapi ve Psikopatolojilerin tedavisi

Hipnoz, diş hekimliği ve tıpın bir çok alanında anestesi, analjezi ve anksiyetenin azaltılması gibi amaçlarla kullanılmaktadır. Bu alanların yanı sıra bir çok psikopatolojinin tedavisinde de hipnoterapinin faydası kanıtlanmıştır. Hipnoterapinin; egoyu güçlendirme, relaksasyon, imajinasyon, odaklanmayı arttırma, somatik semptomların giderilmesi gibi bir çok kullanım amacı vardır. Hipnoterapinin bazı psikopatolojilerin tedavisindeki kullanım amacını kısaca aşağıdaki gibi sıralayabiliriz;

• Egoyu güçlendirerek Depresyon, Anksiyete, çeşitli Fobik Bozukluklar ve Obsesif Kompulsif Bozukluk gibi patolojilerin tedavisi

• Sigara, uyuşturucu gibi bağımlılıklardan kurtulma

• Obezite, Yeme Bozuklukları gibi rahatsızlıklarda ve bu rahatsızlıkların yol açtığı Depresyon ile Anksiyetenin azaltılması

• Sistematik duyarsızlaştırma, travmatik olayın tekrar canlandırılması, flashbacklerin kontrolü amacıyla; Akut Stres Bozukluğu, Travma Sonrası Stres Bozukluğu ve Disosiyatif Bozuklukların tedavisi

• Cinsel Bozuklukların tedavisinde; relaksasyon sağlama, anksiyetenin azaltılması, egoyu güçlendirme

• Relaksasyon sağlayarak ve anksiyeteyi azaltarak, Tik Bozukluklarının tedavisi

• Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)’nun tedavisinde odaklanmayı arttırma, davranış modifikasyonu sağlama

Hipnoterapi tek başına uygulanabileceği gibi, ilaç tedavisi, Bilişsel Davranışçı Terapi(BDT) ve benzeri tedavi yöntemlerine eklenerek de uygulanabilmektedir.

Hipnoterapi ile Yaşam Doyumunu Arttırma

 2022 yılında yürütülen bir araştırmada (Bulut, Gökkaya ve Emeç, 2022) hipnoterapinin depresyon, kaygı, stres ve yaşam doyumu üzerindeki ilişkisi incelenmiştir. Katılımcılara haftada bir defa ve birer saat olmak üzere toplam beş seans hipnoterapi uygulanmıştır. Sonuç olarak seansların sonunda bireylerin stres, depresyon ve kaygı puanları istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde düşüş göstermiş, yaşam doyumu üzerindeyse olumlu anlamda bir etki bulunmuştur.

Stresin; kaygı ve depresyonun ortak yordayıcısı olduğu ve yaşam doyumunu olumsuz etkilediği bilinmektedir. İlaç tedavisinden daha kısa süren ve maliyet olarak daha da uygun olabileceği göz önüne alınarak stres ve ilişkili psikopatolojilerin tedavisinde hipnoterapinin olanakları oldukça çekicidir.

Görüldüğü üzere hipnozun tıpta ve psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde oldukça önemli bir rolü vardır. Bu alanların yanı sıra adli süreçlerde de kullanılan hipnoz tanık ve mağdurların ifadelerinin alınması gibi alanlarda dikkat çekmektedir. Fakat hipnozun bu kullanımı kanuna aykırı olduğu ve bazı riskler taşıması açısından bir tartışma konusudur. Bu riskler arasında hipnoz altındaki kişinin yaşamadığı bir olayı yaşamış gibi anlatması ve boşlukları kendisinin doldurması sayılabilir. Bazı alanlardaki risklerine ve etik konular da dahil olmak üzere bütün fikir ayrılıkları ve tartışmalara rağmen hipnoz günümüzde halâ ilgi çekiciliğini korumaktadır. Bu büyüsü ve gizeminin yanı sıra tıp ve psikoloji gibi bir çok alandaki faydası ve olanakları da hipnozun önemine dikkat çekmektedir.

Referanslar

1.Ağargün MH. (2012). Hipnoz ve hipnoterapi. Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi, 22: 62-63.

2.Öztürk, A. Ö., Öztürk, G. (2019). Tıbbi Hipnozun Klinik Uygulamaları. J Biotechnoland Strategic Healthres. 2019;3(Özel Sayı):119-130 DOI: Bshr.554710.

3. Bulut, M. A., Gökkaya, F. ve Emeç, K. (2022). Hipnoterapinin Depresyon, Kaygı, Stres ve Yaşam Doyumu Üzerindeki Etkisinin İncelenmesi, Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler Dergisi, 5(1): 28-43.

4.Dumanlı, Ö., Karadeniz D. ve Hancı, İ. H., Adli Hipnoz. Seçkin Yayıncılık, ISBN: 978-975- 02-3543-6, 2015.

5.Gönce, M. N. Sigara Bağımlılığının Tedavisinde Hipnoz Kullanımı: AUCH Tekniği. Avrasya Sağlık Bilimleri Dergisi, 3(2), 69-76.

Tepki Ekle

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow