POZİTİF DİSİPLİN
Ebeveyn olan veya etrafındaki çocukların büyüme süreçlerine şahit olan herhangi birisi, zaman zaman çocukların davranışlarıyla başa çıkılamayacağını düşünebilir ve kendi ebeveynlerinden gördüğü otomatik tepkilerle çocuklara karşı davranış şeklini oluşturabilir. Pozitif disiplin, çocukları anlayan bir bakış açısıyla, çocuklara karşı davranış ve iletişimi değiştirmeye alan açar. Bu davranış ve iletişim biçimini anlık olarak değil, çocukların geleceği için iyi bir rehber olmayı sağlayacak bir yaklaşımdır. Pozitif Disiplin kitabında, yedi çocuğu olan uzman Jane Nelsen, kendi deneyimleri ile birlikte bu yaklaşımını ayrıntılı bir şekilde anlatmaktadır.
Yetişkinler olarak bazen çocukları sinir bozucu, yaramaz veya inatçı bulabilir, sinirlenip büyük tepkiler vermeye başlayabiliriz. "Cezalısın, ben ne dersem öyle yapacaksın" ya da "Ne yaparsan yap, hiç umrumda değil" gibi yanlış söylemler kullanabiliriz. Ya aşırı katı ya da aşırı müsamahakar davranışa yönelip iki uç noktada davranışı sergileyebiliriz. Pozitif disiplin, bu kontrolsüz ve uç tutumlar yerine çocukların belirli seçim haklarına ve özgürlüğe sahip olabileceği, aynı zamanda ebeveynlerin de düzeninin ve otoritesinin olduğu biryaklaşım sergilemeyi okuyuculara gösterir. Rudolf Dreikurs'un "Yaramazlık yapan çocuk, hevesi kırılmış bir çocuktur" yaklaşımına paralel olarak, Pozitif Disiplin de çocuğun davranışının altında bir ihtiyacın yattığını, çocuğun büyük tepkisinin arkasında yatan duyguları görmenin yetişkinlerin görevi olduğunu savunur. Ebeveynler bu gibi durumlarda çocuklarının onlara ne anlatmak istediğini sorgulayıp hiçbir çocuğun birden mızmızlanıp ağlamayacağını bilirlerse, durumu çözmek için güzel bir adım atmış olurlar.
Jane Nelsen, kitabında, ilk adımın ceza vermeyi bırakmak olduğunu belirterek ceza yönteminin kesinlikle uygulanmaması gerektiğini vurgulamıştır. Ceza, çocukları intikamcı bir tutuma itmekte, böylece çocuklar ebeveynlerinin yapmalarını istemedikleri davranışlarını yakalanmamak için gizlice yapmaya başlamaktadır. Çocuklar cezanın adil olmadığını düşünebilir ve yetişkinlere olan güvenleri azalabilir. Jane Nelsen'e göre ikinci adım ise tatlı sert bir tutum sergilemektir. Tatlı sert bir tutum, çocuğun duygusunu anlayan,ona olan sevgisinden azaltmayan ama aynı zamanda tutarlı ve net bir duruş göstermek anlamına gelmektedir. Çocukların davranışlarını kontrol etmek isteyen ebeveynlerin, ilk önce kendi davranışlarını kontrol etmeyi öğrenmesi gerekmektedir. Son adım ise çocukların, yaptıkları doğru olmayan davranışların doğal sonuçlarını yaşamalarının, kendi içlerinde bir çözüm üretmeye başlamasını sağlamasıdır. Montunu giyimemek için ağlama krizine giren çocuk ıslanacağı gerçeği ile yüzleşebilir veya yemek yememekte ısrar eden çocuk aç kaldığını fark edebilir. Ebeveynlerin görevi, "Bu durum senin için zor olmuş olabilir. Seni seviyorum ve bununla baş edebileceğine inancım tam" ifadesindeki gibi pozitif bir şekilde bu durumu yansıtıp çocukları teşvik etmektir.
Pozitif disiplin uygulamaya başlanıldığında, ebeveynler o güne kadar farklı bir konuşma tarzına sahip olduğu için çocuklar şaşırabilir. Ebeveynler tepkilerini değiştirdiğinde, çocuklar bu tepkide kalıp kalmayacaklarını test etmek için davranışlarını daha da kötüleştirebilirler. Önemli olan ebeveynlerin bu disiplini net ve tutarlı şekilde devam ettirmesidir. Ayıplamadan ve suçlamadan, çocuğunu anlayarak davranışlarını düzelten ebeveynler, çocuğunun gelecekte de empatik, problem çözücü ve sağlıklı ilişkiler kurabilen bir yetişkin olmasını sağlar.
Tepki Ekle