Toplumsal Hafıza ve Unuttuklarımız

Toplumsal hafıza ve unutma, bir toplumun geçmişini nasıl hatırladığı, hangi olayları hatırlayıp hangilerini unuttuğu veya hatırlamayı nasıl sürdürdüğü ile ilgilidir. Toplumsal hafıza, kollektif belleğin bir parçası olarak, tarihi, kültürel ve siyasi olayları nasıl anımsadığımızı ve bu anımsama süreçlerinin nasıl şekillendiğini yansıtır. Örneğin, resmi tarih anlatıları, okullarda öğretilen bilgiler, medya raporları ve halk arasında dilden dile aktarılan hikayeler, toplumsal hafızanın oluşumunda önemli rol oynar. Bu süreçler, belirli olayları idealize edebilir, çarpıtabilir veya tamamen unutulmasına neden olabilir. Öte yandan, toplumsal hafıza genellikle belirli toplumsal grupların kimliklerini ve değerlerini şekillendiren bir araç olarak da işlev görür. Dolayısıyla, bir toplumun geçmişle olan ilişkisi, hem geçmişin objektif gerçekleriyle hem de toplumun kendi yorumlamaları ve öncelikleriyle şekillenir. Bu bağlamda, toplumsal hafıza ve unutma kavramları, bir toplumun nasıl hatırlayıp hatırlamadığını ve bu süreçlerin sosyal, kültürel ve siyasi dinamikler üzerindeki etkilerini anlamamıza yardımcı olur.

Temmuz 13, 2024 - 20:34
Temmuz 16, 2024 - 12:22
 0  44
Toplumsal Hafıza ve Unuttuklarımız
Toplumsal Hafıza ve Unuttuklarımız

Toplumsal Hafızamız Nasıl Oluşur, Nasıl Unutur, Nasıl Hatırlar?

Karl Mannheim’ın “Generations” (Nesiller) makalesi balamında bu soruyu cevaplamak mümkündür. Mannheim’a toplumsal hafızanın nesillerin deimesiyle doru orantılı olarak deitiini ve nesilleri oluturanın da ortak / kolektif deneyimler olduunu öne sürer. Ona göre, her nesil ortak deneyimler sonucunda oluur ve ortak deneyimlerinin sonucu kolektif bir bellek oluturur. Nesil deiimi süresince ise bazı olaylar nesiller tarafından bilinçli veya bilinçsiz birekilde unutulur. Ona göre, toplumsal hafıza temelde bir toplumun kendine ait geçmiini nasıl hatırladııyla ve bu hatırlama sürecinin toplumun kimlik ve kültürel deerleri üzerinde nasıl bir etki yarattııyla ilikilidir. Hatırlamanın ve olayların toplumsal kimlik üstüne etkisi deitikçe ise, nesiller oluur. Kısacası nesillerin oluumu ve toplumsal hafıza karılıklı bir korelasyon içerisinde birbirlerini etkilerler. Olayların toplumsal kimlik üstüne etkisi toplumsal hafıza yoluyla nesilleri olutururken, nesiller ise olayların nasıl hatırlandıını belirleyerek toplumsal hafızayı oluturur. Bununla birlikte unutma ilemi de toplumsal hafızanın bir parçasıdır.

Toplumsal hafıza balamında unutmayı ise David Rieff “Seven Types of Forgetting” (Yedi Unutma Türü) kitabında açıklar.

  • Yeniden Anlatım: Zamanla olayların yeniden anlatımıyla yeniden yorumlanması bazı detayların kaybolmasına ve olayların hatırlanma biçiminin deimesine sebep olabilir.

  • Silme ve Bastırma: Utanç verici veya tramvatik bir olay toplumlar tarafından bilinçli olarak unutulabilir.

  • Toplumsal Değişimler: Toplumun yapısı, kültürel deerler ve siyasi iklim gibi faktörlerin deiimiyle toplum belirli olayları önemsememe veya unutma eiliminde olabilir.

  • Toplumsal Tabakalaşma: Toplum içindeki gruplar veya sınıflar farklı hafıza deneyimleri yaayabilir ve bu balamda bazı gruplar olayları farklı ekillerde hatırlayabilir/unutabilir.

  • Toplumsal İşlevler ve İhtiyaçlar: Toplumun gündelik ileyii ve ihtiyaçları hangi olayların ön planda tutulup hangilerinin geri plana itildiini belirleyebilir.

  • Kolektif Güç Dinamikleri: Toplum içindeki güç dinamikleri hangi olayların hatırlandıını ve unutulduunu etkileyebilir.

  • Yazılı Kaynaklar ve İletişim Teknolojileri: Toplumların yazılı kaynakları nasıl sakladığı ve erişilebilir kıldığı toplumsal hafızanın şekillenmesinde önemli rol oynayabilir.

Bu faktörler toplumsal hafızanın ekilleniinde önemli rol oynar. Toplumsal hafıza temelde farklı faktörlerin etkileriyle sürekli olarak yeniden yapılandırılır ve unutma süreçleri ise bu yeniden yapılandırmanın doal sonucu olarak ortaya çıkar.

Güncel Durum: Türkiye’nin Toplumsal Hafıza olarak Unutmaya Meyil Ettikleri / Hatırladıkları

Gezi Parkı

Gezi Parkı olayları, Türkiye'nin yakın tarihinde önemli bir sosyal olay olarak kabul edilir ve sosyolojik olarak toplumsal hafıza üzerinde derin izler bırakmıtır. Bu olaylar, genibir kesimin sokaklara çıkarak hükümet politikalarına ve demokratik haklara karı gösterdii büyük bir direnihareketi olarak anılır. Özellikle gençlerin aktif katılımı ve sosyal medyanın etkisiyle, Gezi Parkı olayları toplumsal hafızada çeşitli toplumsal grupların bir araya gelerek ortak bir amacı savunduğu kapsayıcı bir sosyal hareket olarak hatırlanır. Medyanın olayları ele alış biçimi ve kamuoyunu şekillendirme süreci de olayların toplumsal hafızadaki algılanma biçimini derinden etkilemiştir. 2013 yılında Türkiye’de geniş çaplı protestolara ve sosyal hareketliliğe yol açan Gezi Parkı protestoları toplumsal hafızamızda zamanla farklı şekillerde yer edinmekte ve bazı kısımları unutulmaya başlanmaktadır. Unuttuklarımız arasında, olayların tetiklediği barışçıl protesto kültürü ve toplumsal dayanışma ruhu göze çarpmaktadır. Toplumun demokrasiye katılım bilinci ve medyanın o zamanki etkisi de unutulmaya başlanmıştır. Gezi Parkı protestoları olduğu dönemde, politik açıdan derin izler bırakıyor olmasına rağmen toplumsal hafızanın yeniden yapılandırılmaya giriyor olması Gezi Parkı’nın da nasıl hatırlandığını değiştirmektedir.

Gezi Parkı protestoları sırasında, protestocular polis müdahalesinden korunmak için bazı mekanlara sığınmış ve bu mekanlarda bulunmamaktan dolayı diğer işletmeleri protesto etmişlerdi. Bu süreç, markalar ve restoranlar üzerinde büyük bir kamuoyu baskısı oluşturmuş ve bazıları için olumsuz sonuçlar doğurmuştu. Ancak zaman geçtikçe, bu olayların etkisi azalmış olup Gezi olayları sırasında linçlenen markalar ve işletmeler, şimdi eski işleyişlerine geri dönmüş veya toplumsal hafızada daha az yer tutmaya başlamıştır. Bu durum, toplumsal hafızanın zamanla nasıl değiştiğini ve geçici toplumsal tepkilerin nasıl unutulduğunu göstermektedir. Protesto edilen işletmelerin zaman içinde yeniden toplum tarafından kabul görmeye başlaması, toplumsal unutma ve yeniden yapılanma süreçlerinin dinamiklerini yansıtmaktadır.

Hatay Depremi

Hatay Depremi, Türkiye'nin toplumsal hafızasında derin izler bırakan bir olaydır. Bu deprem, sadece fiziksel zarar ve can kayıplarıyla deil, aynı zamanda psikolojik ve toplumsal etkileriyle de geniçapta hissedilmitir. Depremin ardından ortaya çıkan korku, kaygı ve güvensizlik duyguları, toplumun zihninde önemli bir yer edinmitir. kincil travma kavramı, Hatay Depremi sonrasında yaanan psikolojik ve sosyal etkileri açıklamak için kullanılmıtır. Bu terim, doal afet gibi birincil travmatik olayların dorudan etkileri dıında, bu olayların yarattıı derin psikolojik ve toplumsal izleri açıklamak amacıyla ortaya konmutur. Depremin fiziksel etkilerinin ötesinde, insanların günlük yaamlarına normale dönmeye çalıırken karılatıkları zorluklar, sosyal destek ve dayanıma çabaları da ikincil travmanın bir parçası olarak deerlendirilmitir.

Hatay Depremi balamında gözlemlediimiz süreç, balangıçta herkesin Hatay'a akın ettii bir dayanıma örneiyle baladı. Ülke olarak tek amacımız, Hatay'ı yeniden yapılandırmak ve depremzedelere destek olmaktı. Balangıçta büyük çaplı yardım kampanyaları düzenlendi, gönüllüler ve profesyoneller deprem bölgesine ulatı, kurtarma ve yardım çalımaları youn bir ekilde sürdürüldü.Ancak birkaç ay sonra, Hatay Depremi'ne olan youn ilginin ve yardımın azaldıı gözlemlenmeye balandı. lk cokulu tepkiler yerini, zamanla normalleme ve bilinçli unutma süreçlerine bıraktı. Depremden etkilenmeyen veya bireysel bir deneyimi olmayan insanlar, Hatay'daki yardım ihtiyacını ikinci plana atma eilimine girdi. Bu süreçte, toplumsal hafızada depremin ve maduriyetin yerinin kaybolduunu görmek mümkün oldu.

Bu süreç, toplumsal hafızamızda yaanan olaylarla baa çıkarken unutma eiliminde olduumuzu göstermektedir. Zaman içinde, bu olaylarla baetme çabamız sıklıkla psikolojik olarak normale dönme isteiyle birlikte bilinçli bir unutma ve bastırma eilimine dönüebilir. Bu durum, uzun vadeli dayanıma ve destek gereksinimlerini göz ardı etme riskini de beraberinde getirir; çünkü yaadıımız travmaları bastırmaya çalıırken, olayların etkilerini azaltma eiliminde oluruz. Bu noktada toplumsal hafıza olarak unuttuklarımızın, gelecekte nasıl sonuçlar dourabileceini anlamak önemlidir. Bu balamda, toplumsal hafıza üzerine düünmek ve onu güçlendirmek, kolektif deneyimlerimizin önemini ve bunların toplumsal yapıyı nasıl etkilediini anlamamıza yardımcı olur.

Özellikle bu gibi durumlarda, olayın toplumsal hafızadaki yerini korumanın ve hatırlamanın kritik bir önemi bulunmaktadır. Hatay veya herhangi bir depremle sarsılmıbir ehrin yeniden yapılandırılması sadece ilk yardımlarla sınırlı kalmaması gerekmesiyle birlikte, sürekli ve sürdürülebilir bir dayanıma ve destek gerektirir. Ancak, toplumun yaadıı ikincil travmayı bastırma eilimi, zamanla olayı normalletirme ve bilinçli unutma sürecine dönüebilir. Bu durumda, dayanışmanın ve yardımın önemi tekrar gözden geçirilmeli ve sürekli bir bilinç oluşturulmalıdır ve bu bilinç ise toplumsal hafıza tarafından oluşturulmaktadır.

Kadın Cinayetleri

Kadın cinayetlerini, Türkiye'de toplumsal hafıza balamında nasıl unutulduunu anlamak için psikolojik ve sosyal faktörleri detaylı bir ekilde ele alabiliriz. Bu tür olaylar genellikle medyanın youn ilgisini çeker ve ilk günlerinde geniçapta rapor edilir. Medyanın haber gündemi sürekli deitii için, yeni olaylar ve konular ortaya çıktıkça kadın cinayetleriyle ilgili haberler ve raporlar zamanla azalabilir veya düzensiz hale gelebilir. Bu durum, olayların toplumsal hafızada kalıcılıını ve sürekli gündemde kalma potansiyelini etkileyebilir.

Bununla birlikte, kadın cinayetlerinin toplumsal hafızadaki unutulma eilimini psikolojik açıdan ele almak önemlidir. Toplumun bu tür olaylara verdii tepkiler zamanla deiebilir ve azalabilir. nsan psikolojisinde "duyarsızlama" fenomeni, bireylerin sıkça maruz kaldıkları trajik olaylara karı duyarsızlamalarına ve olayların etkilerinin zamanla azalmasına yol açabilir. Ayrıca, "normalleme" süreci de etkilidir; yani bir olayın sürekli olarak gündemde kalması, zamanla toplumun bu konuyu normalletirme eilimi göstermesine sebep olabilir.

Son olarak, siyasi ve sosyal olayların etkisi de kadın cinayetlerinin unutulmasında önemli bir faktördür. Örnein, toplumsal hareketler, siyasi gündemdeki deiimler veya ekonomik kriz gibi olaylar, kadın cinayetlerine yönelik toplumsal tepkilerin younluunu etkileyebilir. Bu durum kadın cinayetlerinin toplumsal hafızada geri planda kalmasına yol açabilir.

Sonuç olarak, kadın cinayetlerinin unutulmasında medya ilgisi, toplumsal duyarsızlama ve normalleme süreçleri, siyasi ve sosyal faktörler gibi çeitli psikolojik ve sosyal dinamiklerin etkisi büyüktür. Bu faktörlerin bir araya gelmesiyle, toplumda kadın cinayetlerinin sürekli olarak gündemde kalmasını ve toplumsal bir deiim için sürekli bir çaba gösterilmesini salamak zor olabilir. Bu nedenle, kadın cinayetlerinin unutulmaması ve önlenmesi adına sürekli bir toplumsal duyarlılık ve bilinçlendirme çabası gerekmektedir.

En somut örneklerden; Özgecan Aslan'ın ölümü, Türkiye'de kadına yönelik iddetin sembolik bir olayı olarak büyük bir kamuoyu tepkisiyle karılanmıtı. Kamuoyu tepkisi Özgecan Aslan’ın sembolik olarak kadın cinayetleri balamında önemli bir noktaya taıyarak toplumsal hafızadaki kalıcılıını artırdı. Bu noktada Özgecan Aslan’ın toplumsal hafızada bu denli sembolik bir yer oluturmasında toplumun duyarlılıı ve tepkisellii baat aktördür. Her yıl Özgecan Aslan’ı anmaya devam ediyor olsak da, Özgecan dıındaki birçok kadının öldürülmesi veya iddet maduru olması istatistiksel veriden öteye geçememektedir. Sembolik vakaların dıında kalan dier kadın cinayetleri çou zaman duyarsızlama ve normalletirme fenomenleriyle doru orantılı olarak zaman içerisinde gündemden düerek toplumsal hafızada unutulmaya balanmaktadır.

Bunun yanında kadın cinayetlerinin toplumsal hafızada yer edinmesi ve unutulmaması için çeitli çalımalar yapılmaktadır. Anıt Sayaç adlı internet sitesi, kadın cinayetlerini unutulmaması için dijital bir anıt olarak oluturulmutur. Bu platform, her kadın cinayeti için bir sayfa oluturarak, kadınların bireysel hikayelerini ve yaadıkları iddetin detaylarını kayıt altına almaktadır. Amacı, kadın cinayetlerini istatistiksel verilerden öteye taıyarak, toplumsal hafızada kalıcı bir iz bırakmak ve bu konuda farkındalık yaratmaktır. Anıt Sayaç bu ekilde toplumsal hafıza kaslarımızı kadın cinayetleri balamında güçlendirip duyarsızlama ve normalletirme süreçlerinin önüne geçmeye çalımaktadır.

Boğaziçi Direnişleri

Boaziçi direnileri, 2021 yılında stanbul Boaziçi Üniversitesi'nde rektör atamasına karı balayan ve genikitlelerin katılımıyla büyüyen bir toplumsal harekettir. Balangıçta büyük bir destek gören direniler, örenci hareketliliinin ve ifade özgürlüünün önemli bir vurgulandıı platform olarak öne çıkmıtır. Sosyal medyanın etkili kullanımıyla hızla yayılan hareket, polis müdahaleleri ve tutuklamalar gibi olaylarla da dikkat çekmitir. Ancak zaman içinde, direnilerin aldıı kamuoyu ilgisi ve medya tarafından verilen yer azalmıgibi görünmektedir.

Psikolojik açıdan bakıldıında, toplumsal hareketlerin zaman içinde kamuoyu tarafından nasıl algılandıını anlamak önemlidir. Balangıçta ortaya çıkan büyük destek ve dayanıma duygusu, zamanla yerini toplumsal duyarsızlıa bırakabilir. Bu süreçte etkili olan faktörlerden biri, medyanın gündem deiiklikleri ve yeni olayların öne çıkmasıdır. nsan psikolojisi, sürekli olarak deien ve dikkat daıtıcı faktörlere odaklanma eilimindedir. Dolayısıyla, bir olayın kamuoyu nezdindeki etkisi zamanla azalabilir ve toplumsal hafızada unutulma eilimine girebilir. Toplumsal hafızanın unutması ise yapılan eylemin çıktısız kalmasına sebep olabilir.

Cumartesi Anneleri

Cumartesi Anneleri, 1995 yılında stanbul'da kaybolan yakınlarının akıbetini arayan annelerin balattıı bir barıçıl protesto hareketidir. Balangıçta sadece kayıp yakınlarını arayan annelerin oluturduu bu hareket, zamanla kayıplarının hesabını arama ve insan hakları ihlallerine karı mücadele etme amacı gütmütür. Cumartesi Anneleri, her hafta stanbul'un Galatasaray Meydanı'nda toplanarak kayıplarının akıbetini sorar ve adalet talep ederler. Bu eylemler, sadece kayıpların akıbetini örenmek için deil, aynı zamanda insan hakları ihlallerine dikkat çekmek ve bu konuda kamuoyu oluturmak amacıyla da gerçekletirilir.

Cumartesi Anneleri, toplumsal hafızanın oluumunda önemli bir role sahiptir. Hareket, kayıpların akıbetini arayan annelerin toplumsal bir sorumluluk duygusuyla hareket etmesi ve bu sorunun sadece kendi özel bir durumları deil, genel bir insan hakları ihlali meselesi olduunu vurgulaması bakımından önemlidir. Cumartesi Anneleri'nin düzenli ve barıçıl protesto eylemleri, Türkiye toplumunda kayıplar ve insan hakları ihlalleri konusunda farkındalık yaratmıtır. Hareketin süreklilii ve kararlılıı, toplumun bu konuda duyarlı olmasını salamıve Cumartesi Anneleri'nin taleplerinin yerine getirilmesi için kamuoyu baskısı oluturmutur. Bu ekilde, Cumartesi Anneleri hareketi, toplumsal hafızanın belirli olayları hatırlama ve bu olayların toplumsal bilince yerlemesi süreçlerinde önemli bir aktör olmutur.

Cumartesi Anneleri hareketi, aynı zamanda unutma süreçleriyle de mücadele eder. Zamanla, toplumun gündemi deiebilir ve bazı konular dierleriyle yer deitirebilir. Ancak Cumartesi Anneleri, düzenli olarak yaptıkları eylemlerle kayıpların unutulmaması için sürekli bir çaba gösterirler. Bu balamda, Cumartesi Anneleri hareketi, toplumsal farkındalıın artırılması ve insan hakları konusunda toplumsal bir dönüüm salanması açısından son derece önemlidir. Bu hareket, sadece kayıpların ailelerinin deil, genibir toplumsal kesimin adalet ve insan hakları konusundaki duyarlılıını artırmıtır. Sonuç olarak, Cumartesi Anneleri hareketi, toplumsal hafızanın oluumu ve unutma süreçleri balamında süreklilik ve kararlılıı kullanarak kamuoyu baskısı oluturma balamında örnek tekil eder.

Toplumsal Hafızanın Oluşumu Konusunda Farkındalıklı Olmak Neden Önemli?

Toplumsal hafıza, bir toplumun geçmiiyle olan baını ve bu geçmii nasıl hatırladıını, anlattıını ve yorumladıını ifade eder. Bireylerin ve toplumların bu konuda farkındalıklı olması, gelecekteki olayların akıını etkileyebilir ve unutmanın getirdii dezavantajları engelleyebilir. Öncelikle, toplumsal hafıza geçmiten ders çıkarmayı mümkün kılar. Tarih boyunca yaanan siyasi hatalar, toplumsal haksızlıklar veya doal afetler sonrası yapılan yanlıyönetimler, toplumun bu konularda bilinçlenmesini ve gelecekte benzer hataları önlemesini salar. Örnein, toplumsal hafıza sayesinde geçmiteki insan hakları ihlalleri veya etnik ayrımcılık gibi konularda toplum tepkisini gösterebilir ve bu tür sorunların çözümüne katkı salayabilir. Adaletsizlikler ve hak ihlalleri konusunda duyarlılık oluturmak da toplumsal hafızanın önemli bir ilevidir. Toplumsal hafıza, geçmiteki adaletsizliklerin ve haksızlıkların hatırlanmasını ve bu konularla ilgili olarak toplumsal bir farkındalık oluturulmasını salar. Bu sayede, insan hakları ihlalleri gibi konularda toplum tepkisini gösterir ve bu tür sorunların çözümüne katkı salar. Ayrıca, toplumsal hafıza toplumsal birlik ve dayanıma ruhunu güçlendirir. Ortak bir geçmii doru bir ekilde anlamak ve hatırlamak, toplumun ortak deerlere dayalı bir kimlik oluturmasını ve birlikte hareket etmesini salar. Kültürel kimliin korunması ve gelitirilmesi de toplumsal hafızanın önemli bir parçasıdır. Son olarak, toplumsal hafıza unutmanın getirdiği dezavantajları önler. Geçmişte yaşanan önemli olayların unutulması, toplumun aynı hataları tekrarlamasına veya değerli derslerin kaybolmasına yol açabilir. Bu nedenle, toplumsal hafıza sayesinde geçmişin izleri korunur ve gelecekteki kuşaklara aktarılır, böylece toplum geçmişten ders alır ve geleceği şekillendirir. Toplumsal hafıza konusunda farkındalıklı olmak, bir toplumun geçmişle olan bağlarını güçlendirir ve bu bağların gelecekteki yönünü etkiler. Geçmişi doğru bir şekilde anlamak ve hatırlamak, toplumun gelecekte karşılaşabileceği zorluklarla başa çıkmasına ve daha iyi bir dünya inşa etmesine yardımcı olduğundan toplumsal hafızanın oluşumu bağlamında farkındalıklı olmak geçmiş ve gelecek arasındaki aktarımın korunması adına kritik bir rol oynar.

Kaynakça

Ebbinghaus, H. (1885). Memory: A contribution to experimental psychology. *Annals of Neurosciences, 22*(4), 11-13. https://doi.org/10.1097/NRL.0b013e3181d87e6a

Mannheim, K. (1928). The problem of generations. In P. Kecskemeti (Ed.), *Essays on the sociology of knowledge* (pp. 276-322). Routledge & Kegan Paul.

Tepki Ekle

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

irem yazar yüksek atlama yok. hatalar gereklidir. tökezlemeler normal. gelişme peşindeyiz, kusursuzluk değil