VERONİKA ÖLMEK İSTİYOR

Paulo Coelho tarafından kaleme alınmış kitap, başkarakter Veronika’nın monoton hayatından ve dünyanın yalnızca küçük bir parçası olmasının hissettirdiği anlamsızlıktan sıkılarak intihar eylemine karar vermesi ile başlamaktadır. Başarısız intihar girişimi Veronika’nın akıl hastaneye yatırılmasına sebep olmuştur. Hastanede kaldığı bu süreç Veronika’yı kendisini ve hayatını derin bir sorgulamaya itmiştir.

Mayıs 15, 2024 - 14:16
Mayıs 15, 2024 - 14:37
 0  27
VERONİKA ÖLMEK İSTİYOR
VERONİKA ÖLMEK İSTİYOR

“İçimde başka, sevebileceğim Veronikalar olduğunu bilmiyordum.”

Veronika geleceğe dair umudunu yitirmiş; alışık olduğu düzenin bozulmasından ve bir şeylerin değişmesinden korktuğu için eylemlerde bulunamayan ve başkalarının ne istediğini önemseyen hatta yeri geldiğinde onlar için kendi isteklerinden feragat eden biridir. 

Ona göre hayat tekdüzeydi ve Veronika bu tekdüze olan dünyanın minik parçasıydı. Onu bekleyen gelecek çok netti ve veronika bu geleceği yaşamamak ama en önemlisi değiştiremeyeceğini düşündüğü bu geleceğin yarattığı korku ve sıkıntıdan kaçmak için intihara karar vermişti. Ancak intihar girişimi başarısız olmuş ve Veronika akıl hastanesine tutsak olmuştu. Peki Veronika nasıl olmuştu da mahkum olduğuna inandığı geleceği değiştirmek için kazanamadığı cesareti intihar etmek için kazanmıştı?

İntihar fiziksel olarak gerçekleştirilen ve ruhsal acıdan kurtulmak için ilk önce zihinde başlayan bir eylemdir. Kişi önce zihninde öldürmüştür umutlarını ve varlığını. Cesaret isteyen de budur. Eğer kişi zihninde kendini öldürmüş ve hayattan vazgeçmişse kendine zarar vermek intiharın kolay olan kısmı kısmıdır. Kısacası, bizi yaşamaya iten şey yaşama sevincimizin kaynağı olan ölümün ta kendisidir. Bir gün öleceğini ve bunun elinde olmadığını bilmek insanı korkutmakta bunun sonucunda ölüm gerçekliğini unutmaya çalışarak yaşama tutunmaktadır.

Veronika hayatıyla ilgili kararlar verirken her zaman ailesinin ne düşüneceğini önemsemiş, onları hayal kırıklığına uğratmaktan korkmuştur. Ailesinin sevgisine onları hayal kırıklığına uğratmayarak karşılık verdiğini düşünmüştü. Başkalarının isteklerini kendi isteklerinden öne koyarak kendine çizdiği yolun sonunda elde ettiği hayat Veronika’yı tatmin etmemiş; kendisine ve yaşamaya olan sevgisine kaybetmişti. Hayatını değiştirmeye ve başkalarını hayal kırıklığına uğrattığını görmeye cesareti yoktu. İntihar ise ona göre sonucunda özgür olacağı, kendi kararını verdiği ve nefret ettiği hayatından kaçmasını sağlayacak bir eylemdi. Böylelikle intihara girişmiş ancak bu girişiminden başarı elde edememişti. Ama aldığı ilaçlar kalbine zarar vermişti ve çok kısa bir ömrü kalmıştı. Ölüm yaklaştıkça veronikanın yaşamaya dair isteği artmaktaydı. Sevebileceği farklı yönleri olduğunu ve tek düze olan hayatını aslında kendisinin seçtiğini fark etmişti. Hastaneden çıkmak, keşfetmek istiyordu. Kitabın sonlarında Eduard’a aşık olmasıyla birlikte onunla hastaneden kaçmışlardı. Böylece Veronika’nın aslında ölmeyeceğini Dr. İgor’un Veronika’ya küçük bir oyun kurduğunu öğreniyoruz. Her ne kadar etik gelmese de Dr igor bu yaptığıyla Veronika’ya yaşama sevincinin kaynağı olan ölüm korkusunu hatırlatmış ve bu korkuyla birlikte Veronika kendini keşfederek hayata tutunmayı istemiştir.

Kitapta yer alan psikolojik öğelere ve hastalara baktığımızda kitabın dönemin psikolojik koşulları, ruh sağlığı sorunlarına sahip bireylerin zihnini ve damgalanmayı gerçekten güzel işlenmiştir. Depresyon bozukluğuna sahip Zedka, panik bozukluğu olan Mari ve şizofreni bozukluğuna sahip Eduard… Bütün bu bireylerin düşüncelerine ve onlara uygulanan tedavilere baktığımızda ise geçmişten günümüze psikoloji alanındaki gelişmelere tanık olmanın yanı sıra ruhsal bozuklukların temelinin aranışına ve bozuklukların bireylerin hayatlarına ne denli etkilere sahip olduğunu da detaylı bir şekilde görebiliyoruz.

Kısacası, Veronika’yı intihara sürükleyen şemaları ve inançları akıl hastanesinde kaldığı süreç boyunca Veronika tarafından sıklıkla sorgulanmış ve Veronika derin bir kimlik arayışına girmiştir. Hissettiği çaresizlikle intihara girişmiş ancak sevebileceği bir kendisi ve gidebileceği farklı yollar olduğunu keşfetmişti. Yaşama tutunması gerekli olan aydınlığa ulaşabilmişti.

Eğer sizler de karanlığın içerisinde olduğuna inanıyor ve karanlığın sizi yutmasının tek çare olduğuna inanıyorsanız bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Kitap boyunca göreceksiniz ki her karanlığın bir aydınlığı vardır. Aydınlık tarafı keşfedebilmeniz dileğiyle.

Tepki Ekle

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

Nur Dunuk İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Psikoloji bölümü 3. sınıf öğrencisiyim. Lisans eğitimim süresince çeşitli topluluklarda görev aldım ve mesleki deneyim edinmek amacıyla stajlar yaptım. Güncel olarak akademik ve kişisel gelişimim için dil öğrenmeye ve düzenli kitap okumaya vakit ayırıyorum. Edindiğim bilgileri kişisel yorumlarımla harmanlayarak siz okuyuculara başarılı yazılar sunmaya gayret ediyorum.